Kendinden ufak biriyle aşk yaşayan kadınlara hep kızardım, nebilirdim böyle birseyin başıma geleceğini, beş yıl önce ayrıldım eşimden, yalnızdım, duygusaldım, iki oğlum var fakat evliler herkes kendi dünyasında, yalnız yaşıyordum, birgun arabamla şehir dışındaki arkadaşıma giderken yolda kaldım, pekte anlamam otomobil arizasindan, kenara çektim neyapacagimi düşünürken bir ticari taksi yaklaştı yanıma arabayı durdurup indi, inanılmaz yakisikli biriydi benden minimum 20 yaş küçüktü utanarak söylüyorum oğlumun yaşındaydı, bana yardım etti, yaşanacaklarin ilk günüydü o gün, telefonlarimizi verdik birbirimize ufaktan konuşmaya başladık, benden çok etkilendigini söylüyordu, nekadar olmaz bu şekilde birsey çok yanlış sen benim oğlum yaşındasın desemde peşimi bırakmadı, asılsız yok bende çok etkilenmistim, ona yazmadan konuşmadan duramiyordum, disarda ve telefonda görüşmelerimiz evde olmaya başlamıştı, bana aşırı ilgi gösteriyor bir dediğimi iki etmiyordu, sabahlara kadar sohbet ediyorduk, gülüyor eğleniyor ve defalarca birlikte oluyorduk. Tek hoşuma gitmeyen şey tüm masraflari ben karsiliyordum disarda yiyecek yesek bile ben ödüyordum, bende suan yok askim sen halket diyordu. Birde rahatsiz oldugum sey gizli telefon konusmalariydi, birsey sordugumda işle alakalı diyordu, bende pek üstüne durmuyordum. Birgun benimle evlenmek istedigini söyledi, okadar sevindimki anlatamam kesin beni sevmiş olduğine inanmıştım ama son zamanlar birazcık tedirgindi, o gün yanıma gelip hadi bugün havuzu olan bir otele gidelim değişim olsun evde kalmayalım dedi, biliyordum ki otelin parasini ben ödeyecektim, onun için kendimi iyi hissetmiyorum başka zaman gidelim dedim, ısrar etmeye başlayınca içime bir kürt düştü neyapmaya çalışıyordu? Ne dese ikna olmadım bahaneler uydurdum, arada gidip pencereden sağa sola bakiyordu, o gün çok garip geçiyordu artık zaman iyice gece yarısı olmuştu, onu biraz rahatlatmak istedim, hadi gel odaya gidelim dedim yüzünde garip bir korku ifadesiyle tamam dedi odaya tam geçtik kapı çaldı, birisi hem Zile basiyordu, hem kapıyı kırarcasına vuruyordu, o bana açmayalım bu saatte işimize bakalım dedi, ne temas, sacmalama kim bu bu saatte dedim üstüme hırkamı takip kapıyı açmaya gittim arkamdan açma diye bagirsada kapıyı açtım karşımda.. Devamını 0kumak için
Kapıyı açmış olduğumda karşımdaki manzaraya inanamadım. Genç bir hanım, gözleri öfkeyle dolu bir şekilde bana bakıyordu. Hemen peşinde iki minik çocuk vardı, biri kucağında, diğeri eteklerine yapışmış ağlıyordu. Hanım bir an duraksadı, bana baktı, sonrasında arkamda duran adama doğru bağırmaya başladı: “Buradasın demek! Bizi burada bu şekilde bırakıp bu hanımın yanına gelmeye utanmıyor musun?” O an kanım dondu. Hanımın söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Ne demek istiyordu? Bu insanın karısı mıydı yoksa? Gözlerim hızla arkamda duran adama kaydı. Yüzü bembeyaz olmuştu, adeta dili tutulmuş gibiydi. Ne diyeceğini bilemeden orada duruyordu. Hanım bir adım daha attı, sesi titriyordu fakat gözlerindeki öfke gitgide büyüyordu. “Aylarca yalan söyledin, çocuklarını da beni de kandırdın. Hepimiz burada perişan olduk, sen bu kadının yanında mıydın?” Kalbim sıkıştı, nefes almakta zorlandım. Gözlerim adama döndü. O an her şey netleşmişti. Bana söylemiş olduği her şeyin asılsız bulunduğunu, aslen onun evli ve çocuk sahibi bir adam bulunduğunu bir tokat şeklinde yüzüme çarptı. Üzerimde büyük bir yük hissettim, adeta nefessiz kaldım. O bana dönüp bir şeyler anlatmaya çalıştı: “Sevgi, bu, bu… her şey göründüğü şeklinde değil, lütfen izin ver izah edeyim…” fakat artık hissetmek istemiyordum. Ne açıklayabilirdi ki? Tüm bu zaman süresince bana gerçek dışı söylemiş, beni kullanmıştı. O an içimde bir öfke patladı. “Sen bana hep yalan söyledin! Her şey yalanmış, evli bulunduğunu, çocukların olduğunu neden söylemedin?!” diye bağırdım. Gözlerim dolmuştu, fakat ağlamak istemiyordum. Hem hanıma hem çocuklara bakarken kendimi kabahatlu hissediyordum. Kadın hâlâ kapının önünde dikiliyordu, elleriyle çocuklarını sıkı sıkıya tutuyordu, gözleri dolu doluydu ama açık ki gururu ona ağlamasına izin vermiyordu. Adam bir adım atıp yanıma geldi, gözleri çaresizlikle doluydu, “Ben seni seviyorum, inan bana, her şeyi düzeltecektim, karımı boşayacaktım ama… zaman içinde…” dedi. Fakat artık onun aslabir sözüne inanmıyordum. Yalanlarla dolu bir yaşamı paylaşmak istemediğim benzer biçimde, onun bu karısına ve çocuklarına da yaptıklarını kabullenemezdim. O an kadına döndüm. “Özür dilerim,” dedim, “Bu olanlardan haberim yoktu. Eğer bilseydim… bu adamın yaşamına hiç girmemiş olurdum.” Gözyaşlarım artık engellenemez şekilde yanaklarımdan süzülmeye başladı. Kadın bana sertçe baktı, ama bir şey söylemedi. Sadece çocuklarını birazcık daha sıkı tuttu, arkasını döndü ve hızla uzaklaştı. Kapı kapanınca odaya döndüm, adam hâlâ bir şeyler anlatmaya çalışıyordu, fakat artık onun yüzüne bile bakmak istemiyordum. “Burası sonlanmış oldu,” dedim, “yaşamımdan çık, bir daha seni asla görmek istemiyorum.” Onu evimden, hayatımdan kovdum ve kapıyı yüzüne kapattım. O gece gözyaşları içinde sabaha kadar uyuyamadım. Olanları düşündükçe kendimi kandırılmış, kullanılmış ve küçük düşmüş hissediyordum. Fakat en azından gerçeği öğrenmiştim ve bundan sonrasında adımlarımı daha dikkatli atmam gerektiğini anlamıştım.