Ben Kahramanmaraşlıyım. Görücü usulü evlendim ama eşimi çok sevdim. Evlendiğimde, geniş bir aileye katıldım. Kaynanam, kaynanamın kaynanası, eltim ve diğer aile üyeleriyle birlikte aynı evde, toplamda dokuz kişi yaşıyorduk…,,,,,
Onlara büyük bir saygıyla hizmet ettim, ne dedilerse yaptım. Meyveleri soyup çatalla yedirdim, ayakkabılarını boyayıp önlerine koydum, havlularını ve mantolarını tuttum. Hizmette kusur etmemek için elimden geleni yaptım. Bugün, şimdiki gelinlerin bu tür hizmetleri asla yapmayacaklarını düşünüyorum. Altı yıl boyunca çocuğumuz olmadı. Bu durum, içimde büyük bir boşluk yaratıyordu. Eşimle bu konuyu defalarca konuştuk, birbirimize destek olduk. O, benim en büyük dayanağım ve tesellim oldu. Çocuğumuz olmaması, evliliğimizin en büyük sınavıydı ama biz bu sınavı birlikte atlattık.
Bir gün, doktorumuzdan sevindirici bir haber aldık: hamileydim. Bu haber, tüm ailemizi sevince boğdu. Dokuz ay boyunca, büyük bir heyecan ve umutla bekledik. Nihayet, sağlıklı bir çocuğumuz dünyaya geldi. Bu, hayatımızın en mutlu anlarından biriydi.
Zamanla çocuklarımız büyüdü ve biz de yaşlandık. Ancak, o geniş ailede yaşadığım günleri ve o günlerde öğrendiğim değerleri asla unutmadım. Büyük bir ailede yaşamak, onlara hizmet etmek, zorluklara sabırla göğüs germek bana çok şey kattı. Eşimle olan sevgimiz ve bağlılığımız, bu süreçte daha da güçlendi. Şimdi, çocuklarımızın kendi aileleri var ve ben, o günlerden aldığım dersleri onlara aktarıyorum.
Bu hikaye, sabır ve sevgiyle her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimizi gösteriyor. Büyük bir ailede yaşamış olmanın getirdiği zorluklara rağmen, bugün geriye dönüp baktığımda, o günlerin bana kattığı değeri çok daha iyi anlıyorum. Eşimle birlikte geçirdiğimiz tüm zorluklara rağmen, ailemize olan sevgimiz ve bağlılığımız bizi bugünlere getirdi.