At üstünde yolda giden bir adam, çeşme başında uyuyan birisinin ağzına yılan girdiğini gördü.
Atlı, uyuyan adama birkaç değnek vurarak uyandırdı. Ağacın altında çürümüş elmalar vardı.
Atlı uyandırdığı adama;
Detaylar
DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYINIZ
"Bu elmaları ye!" diye emretti. Adam dayak korkusundan o kadar çok elma yedi ki, ağzından geri gelmeye başladı. Kederli adam konuşmaya başladı:
Adamın böyle bedduâ etmesine aldırmayan atlı, onu arkasından kovalayarak ovada koşturmaya başladı. O kimse, bir müddet ağlaya ağlaya koştu.
Ne mutlu senin yüzünü görebilene, her zaman senin muhitinde bulunabilene. Senin için bu kıymetli canım feda olsun! Ben ise, sana karşı sert konuştum, küstahça davrandım. Ey efendi! Ey şahların şahı! Sana söylediğim kötü sözler hep bilgisizliğim sebebiyledir. Durumu biraz bilseydim, kötü sözlerden sakınırdım. Ey güzel huylu kimse! Ey iyi huylu kimse! Lüzumsuz, delice konuşmalarımdan dolayı özür dilerim, beni affet!.."