Ben Elif, 40 yaşındayım. Tesettürlü bir kadın olarak hayatımı sakin ama dolu dolu yaşamaya çalışıyorum. İş, ev, arada yoga, arkadaşlarla muhabbet, bir de tabii sosyal medya. Instagram’da öyle çok aktif değilim; daha çok sevdiğim bir manzarayı, elimde bir kahve fincanını ya da okuduğum bir kitabın kapağını paylaşırım. Aşk, flört? O konulara kapım kapalıydı, ya da ben öyle sanıyordum. Ta ki Can’la yollarımız kesişene kadar.Her şey bir akşam, evde çayımı yudumlarken başladı. Instagram’da gezinirken bir arkadaşımın paylaştığı bir doğa fotoğrafına rastladım. Muhteşem bir göl manzarası, altına “Burası cennet olmalı!” diye yorum yazdım. Dakikalar sonra bir bildirim geldi: @CanYlmz yorumuma kalp bırakmış. Merak ettim, profiline tıkladım. 25 yaşında, enerjik, gülümseyen bir adam. Fotoğraflarında dağlar, kamp ateşleri, bisiklet turları… Sanki hayatı dolu dolu yaşayan biri. “Naber?” diye bir mesaj attı, pat diye. Şaşırdım, ama içimde bir kıpırtı hissetmedim desem yalan olur.Go'rsele ilerleyn devamı diger sayfada..
“Merhaba, manzara yorumunu mu beğendin?” diye yazdım, hafif alaycı. Hemen cevap geldi: “Manzara güzel, ama yorumu yazan daha çok dikkatimi çekti.” Yüzümde bir gülümseme, içimde bir telaş. “Bu çocuk ne yapıyor?” dedim kendi kendime. Ama konuşması öyle samimi, öyle içtendi ki, kendimi sohbete kaptırdım. Kitaplardan girdik, hayattan çıktık. Saatler geçti, fark etmedim bile. Gece yarısı, “Yarın devam edelim mi?” dedi. “Olur,” dedim, kalbim biraz daha hızlı atarak.Günler geçti, mesajlar sohbetlere, sohbetler uzun sesli mesajlara döndü. Can’ın sesi… Sanki her kelimesinde bir macera saklı. Bir akşam, “Elif, hadi görüntülü konuşalım,” dedi. Heyecan bastı, ama tesettürlü bir kadın olarak kendime güvenim tamdı. Başörtümle, en sevdiğim şalımla açtım kamerayı. Karşımdaki o gülümseyen gözler, “Vay, fotoğraflardan daha güzelmişsin,” dedi. Güldüm, utandım, ama içimde bir ateş yandı.Go'rsele ilerleyn devamı diger sayfada...
İlk buluşmamız bir parkta oldu. Elimde termosla naber çayı, o elinde kamp sandalyesini getirmiş. “Doğada konuşalım, şehir sıkar,” dedi. Oturduk, konuştuk; hayallerden, korkulardan, en komik anılardan. Yaş farkı mı? İlk başlarda kafamı kurcaladı, “Bu çocuk benden 15 yaş küçük, ne düşünüyor acaba?” dedim. Ama Can’ın gözlerindeki o samimiyet, o merak, tüm endişelerimi sildi. Her buluşma bir macera, her bakışta bir kıvılcım. Sanki yıllardır uyuyan bir yanım uyanıyordu.Go'rsele ilerleyn devamı diger sayfada...
Şimdi mi? Hala konuşuyoruz, hala gülüyoruz. Ve evet, her anında biraz daha heyecan, biraz daha zevk var. Hayat, bazen en beklenmedik anda en güzel sürprizleri sunuyor.İlk buluşmamız bir parkta oldu. Elimde termosla naber çayı, o elinde kamp sandalyesini getirmiş. “Doğada konuşalım, şehir sıkar,” dedi. Oturduk, konuştuk; hayallerden, korkulardan, en komik anılardan. Yaş farkı mı? İlk başlarda kafamı kurcaladı, “Bu çocuk benden 15 yaş küçük, ne düşünüyor acaba?” dedim. Ama Can’ın gözlerindeki o samimiyet, o merak, tüm endişelerimi sildi. Her buluşma bir macera, her bakışta bir kıvılcım. Sanki yıllardır uyuyan bir yanım uyanıyordu