Daha 16 yaşındayken babamla tartışmış ve evi terk etmiştim. Buna çok öfkelenen babam, evde adımın bile anılmaması için yasak koymuş. Annem her gece yatağıma oturup yastığımı koklayarak uyuyormuş. “Oğlumu özledim, ne olur gidip arayalım, bulup getirelim” dese de, babam geri adım atmıyormuş.
Aradan 2 yıl geçmişti. Benim doğum günüm o yıl Babalar günü ile aynı güne denk gelmişti. Annemin ağlamaklı halini görünce dayanamamış babam “Şu adrese git, oğlunu gör” demiş. Ve eklemiş, “Adresi benim verdiğimi söyleme ama” Birkaç şey daha söylemiş ama annem sevinçten duymamış bile, aklında bir tek adres kalmış. Adeta sevinçten uçuyormuş. Annem Hemen hazırlanıp yola koyulmuş. Büyük bir şehrin karşı yakasındaydı babanın verdiği adres, Gittiği adres bir tamirhaneydi.
Annem Beni tulum içinde gördü. Bir süre ıslak gözlerle dükkanın karşısından izledi ve bana doğru yaklaşmaya başladı. İki yıl boyunca kendisini arayıp sormayan ailesini unutan bu vefasız bense aniden annemi karşımda görünce önce şaşırdım, sonra koşup sarıldım anneme. Babam hariç herkesi soruyordum kızgındım babama, “o nasıl, bu nasıl,” diyerek. Ve sonunda “O adam nasıl, hala aksi ve anlayışsız mı?” diye sordum anneme. Annem cevapsız bıraktı bu soruyu. “Hadi oğlum gel eve gidelim” dedi.
“Hayır anne, ben böyle iyiyim. O adamla tekrar aynı evde yaşayamam” dedim ve dükkana doğru yürümeye başladım. Arkamdan bir süre bakakalan annem hazırladığı pastayı vermek için arkamdan seslendi. Pastayı alırken “Anne ne olur ısrar etme, gelmeyeceğim. Bir gün bile merak edip arayıp sormayan bir adamla aynı evde yaşayamam ben” dedim. Annem boynu bükük halde yanımdan ayrılmaya hazırlanırken, “Peki oğlum sen bilirsin. Anlaşılan çok kararlısın, gelmeyeceksin. Ama baban dedi ki; son bir aydır arkadaşlık ettiği çocuktan uzak dursun, o çocuk sana zarar verecekmiş. Önceki arkadaşıyla barışsın”. Birden donakalmıştım. Annem eve dönmüştü. Babama sitem etmiş, “Madem biliyordun nerde olduğunu neden benden sakladın diye?
O yüzden rahattın demek? “Hep ters, aksi görünen babam yutkunmuş ve gözlerinden 2 damla yaş akıvermiş. “O benim canımdır ya, canım” demiş. “Ne zamandan beridir biliyordun? ” diye sormuş annem. “Gittiği günden beridir biliyorum. Bazen öğlen molalarında ne yiyip ne içiyor diye gider uzaktan izlerdim, Bazen akşamları geç gelirdim ya hani, sen beni kahvede sanırdın, işte o zamanlarda da ne yapıyor kimlerle takılıyor diye takip ederdim.” Karı koca bir birlerine sarılıp ağlıyorlarken kapı çalmış. Elleriyle gözlerini silerek kapıyı açan Annem, bana yaptığı pastadan daha büyük bir pasta ve hediye paketi ile içeri girdiğimde Şaşırmıştı; Ben Koşarak babama sarıldım. “Babalar günün kutlu olsun babaaaa” diye.. O zaman anlamıştım. Benimle ilgilenmediğini düşündüğüm babamın, aslında gözünü hiç üzerinden ayırmadığını….
Bir baba oğlunun çocuk olduğunu anlamaz, kendisi unutkan ve ihmalci olabilir ve o bu kusurlarından ötürü kendini affedebilir; fakat oğlunun kendisinden daha üstün olmasını ister, babasının aynı olmasını değil onu daha ileriye götürmesini, aşmasını ister. Baba olduktan sonra göreceksiniz ki kendi mutluluğunuzdan çok, çocuğunuzun mutluluğu ile mutlu olabilirsiniz.