Bir bakım odasında sessizlik hüküm sürüyordu yalnızca kalp monitörünün ara ara çıkan zayıf bip sesi, yaşlı adamın hayatının son nefesleri gibi yankılanıyordu. 82 yaşındaki bu adam, teşhisini çoktan almıştı: yaygın metastazlar, geri dönüşsüz değişimler. Yaşa bağlı değil, çünkü yaşamını ne zaman yitireceğini biliyordu — saatler, günler… ama onu kıran, yaşama değil, vedaların acısıydı. Gözlerini pencereden dışarı çevirir ve fısıldardı:
— Ritchie… Neredesin, küçük dostum…
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
Bir bakım odasında sessizlik hüküm sürüyordu yalnızca kalp monitörünün ara ara çıkan zayıf bip sesi, yaşlı adamın hayatının son nefesleri gibi yankılanıyordu. 82 yaşındaki bu adam, teşhisini çoktan almıştı: yaygın metastazlar, geri dönüşsüz değişimler. Yaşa bağlı değil, çünkü yaşamını ne zaman yitireceğini biliyordu — saatler, günler… ama onu kıran, yaşama değil, vedaların acısıydı. Gözlerini pencereden dışarı çevirir ve fısıldardı:
— Ritchie… Neredesin, küçük dostum…
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..
Gözyaşlarıyla okşadı köpeğini, başını öptü. Ritchie hafifçe mırıltı çıkardı: “Buradayım, seninleyim. Son ana dek.”
Saatlerce öyle kaldılar. Hemşire, rahatsız etmek istemedi ve odadan çıktı. Ama akşam döndüğünde kapıyı açtığında dehşete kapıldı.
Monitör sustuğu gibi, ikisi de huzurlu bir sessizlik içinde yatıyordu. Adam sona ermişti… ama köpeği hâlâ onun kollarındaydı; burnu ensesinde… Kalbinin acısına dayanamadığı belliydi.
Sonunda birbirinden vazgeçseler de, en son sahip oldukları her şeydi—sessizlikte, sadakatle, sevgiyle… birlikte ayrıldılar.