Hasan Ağa’nın Mirası

Mehmet o sabah tarlada çalışırken çapası sert bir şeye çarptı. İlk başta bir taş sandı, ancak toprağı eşeledikçe altından eski, paslı bir metal kutu belirdi. Kutunun üzeri yıllar içinde iyice kararmış, neredeyse toprağa karışmıştı. Mehmet'in kalbi hızla çarpmaya başladı. Aklına hemen köyde yıllarca anlatılan o efsane geldi: Hasan Ağa'nın gizli hazinesi…

Kutuyu elleri titreyerek açtı. İçinden, deri bir kese içinde birkaç sararmış kâğıt ve küçük bir tahta sandık çıktı. Mehmet önce kâğıtlara baktı. Bunlar büyük babasının el yazısıyla yazılmış mektuplardı. Mektupların en üstünde şu cümle vardı:

"Kim bu satırları okuyorsa bilsin ki, servet sandığınız şey aslında sandığınız gibi değil."

Mehmet şaşkınlıkla devamını okudu. Hasan Ağa, mektuplarında savaş döneminde insanlara yardım etmek için birçok kişiye borç verdiğini, onların hayatta kalmasına vesile olduğunu yazıyordu. Ancak o insanlar, savaş sonrası zor günlerde Hasan Ağa’ya olan borçlarını geri ödeyememişti. Büyük servet sandıkları şey, aslında sadece birkaç küçük altından ibaretti. Tahta sandığı açtığında içinden çıkan da buydu: Yıllar içinde değer kazanmış, ama yine de söylentilerdeki gibi büyük bir hazine olmayan, sadece birkaç altın..Devamı diger syfamıza gecrek okuynuz..

Reklamlar