Kanser, hücrelerin yapısındaki değişikliklerin sonucunda gelişir ve bu süreç genellikle uzun yıllar alır. Yaşlanmış dokularda veya genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkisiyle daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilir. Ancak, kanserin başlangıç aşamaları genellikle sinsi olabilir ve erken dönemde belirgin belirtiler vermeyebilir.....Devamı sonraki sayfada... İçeriğin Devamı Aşağıda
Kanser, bulunduğu organa göre farklı belirtiler gösterebilir. Aynı organ içindeki farklı kanserler bile farklı semptomlar yaratabilir. Örneğin, midenin girişine yakın bir tümör yutma güçlüğüne, çıkışına yakın bir tümör ise inatçı kusmalara neden olabilir. Orta bölgedeki tümörler ise genellikle hiçbir belirti vermez, ancak tek bulgu anemi olabilir. Bu, kanserin ne kadar çeşitli ve sinsi olabileceğinin bir örneğidir.
Kanser hastalarında sıkça karşılaşılan bazı yaygın semptomlar ise, açıklanamayan halsizlik, bitkinlik, solukluk, kilo kaybı, ateş ve terleme, cilt veya göz aklarında renk değişiklikleri ve vücutta izah edilemeyen genişlemelerdir. Bu tür belirtiler, kanserin ilerleyen evrelerinde daha belirgin hale gelebilir ve dikkat edilmesi gereken işaretler olabilir.
Vücudun herhangi bir bölgesinde görülen el veya gözle fark edilebilen şişlikler ve kitlesel oluşumlar, iştah değişiklikleri, yeme alışkanlıkları, dışkılama veya idrar yapma gibi doğal fonksiyonlarda gözlemlenen anormallikler, kanserin belirtisi olabilir. Bu nedenle, herhangi bir şüpheli durumun uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Kanserin türüne bağlı olarak organlara özgü çeşitli belirtiler de ortaya çıkabilir. Örneğin, uzun süreli kuru öksürük, kanlı balgam ve solunum zorluğu, akciğer kanseri belirtisi olabilirken; baş ağrısı, denge kaybı ve görme bozuklukları beyin tümörlerinin habercisi olabilir. İdrarda kan görülmesi ise üriner sistemdeki bir tümöre işaret edebilir. Kan kanseri ve endokrin sistem kanserleri ise genellikle daha atipik bir seyir izler. Ancak, bu tür belirtiler yalnızca kanserin değil, birçok iyi huylu hastalığın da göstergesi olabilir. Bu yüzden, profesyonel bir sağlık değerlendirmesi şarttır. Bazen ise, birincil (primer) kanser semptom vermeden metastazlar (yayılmalar) nedeniyle ilk belirtiler ortaya çıkabilir. Bu metastazlar, lenf bezlerinin büyümesi, karaciğerin büyümesi, beyin metastazlarına bağlı nörolojik belirtiler, kemik ağrıları ya da kırıkları gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir.
Kanser türleri, hem yerleştiği organ hem de köken aldığı hücre tipi açısından farklılıklar gösterir. Kanserler, bulundukları organ adıyla tanımlanabileceği gibi, hücre tiplerine göre de patolojik olarak adlandırılabilir. Bu farklılık, tümörlerin biyolojik davranışlarını ve tedaviye yanıtlarını etkiler. Örneğin, bazı kanser türleri bulundukları yerde agresif olabilirken, diğerleri hızla metastaz yapma eğilimindedir. Bazı kanserler lenf yoluyla yayılmaya meyilliyken, bazıları ise kan yoluyla yayılma eğilimindedir. Cerrahi tedaviyle iyileştirilebilen kanserler olduğu gibi, kemoterapi veya radyoterapiye daha duyarlı olan türler de bulunmaktadır. Son yıllarda gelişmiş patolojik incelemeler sayesinde, tümör hücrelerinin alt karakteristikleri araştırılarak yüzlerce farklı kanser türü tanımlanmakta ve bunların biyolojik davranışları tahmin edilmeye çalışılmaktadır.
Kanserden korunma, iki temel yaklaşım ile sağlanabilir: birincil (primer) korunma ve ikincil (sekonder) korunma. Kanserden korunmanın ilk adımı, hastalık hakkında yeterli bilgi sahibi olmaktan geçer. Özellikle çevresel faktörler konusunda halkın bilinçlendirilmesi, eğitim verilmesi ve devletin koruyucu önlemler alması büyük önem taşır. Ayrıca aşılama ile bazı enfeksiyonların önüne geçilmesi ve kanserin önceden engellenmesi mümkün olabilir. Bu nedenle, toplumun kanserle mücadele konusunda aşılama ve koruyucu önlemler hakkında bilinçlendirilmesi gereklidir. Sigara ile mücadele, kanserle mücadelede birincil öneme sahiptir. Akciğer kanseri, başta olmak üzere, sigara ile doğrudan ilişkili birçok kanser türü vardır. Ayrıca gırtlak, baş-boyun, mesane, mide ve pankreas kanserleri de tütün kullanımı ile güçlü bir şekilde ilişkilidir. Obezite ile mücadele de kanserden korunmada kritik bir rol oynar. Özellikle meme ve pankreas kanserleri olmak üzere, obezite ile pek çok kanser türü arasında doğrudan ilişki vardır. Bu yüzden dengeli beslenme ve düzenli egzersiz yapmak, kanserin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Temiz hava ve suyun korunması, radyasyonun zararlı etkilerinden korunma gibi çevresel faktörlere yönelik alınacak önlemler de sağlığı korur. Ayrıca, çalışma ortamlarında kanser riskini azaltmak için işçi güvenliği önlemleri almak, birçok kişiyi kanserden koruyabilir. Tüm bu önlemler, kanserle mücadelede birincil korunma olarak tanımlanır.