Bir zamanlar, ormanın derinliklerinde, yaşlı bir adam yaşardı. Yıllarının getirdiği tecrübeye rağmen, onun en büyük düşmanı, kanından olan çocuklarıydı. Hırsın gözlerini kör ettiği bu çocuklar, miras peşinde koşarken, babalarını fırtınalı bir gecede ormanın karanlığına terk etti. İçlerinde bir umut vardı; vahşi hayvanlar tarafından parçalanacağını düşünerek, mirası ele geçirme hayalleri kurdular. Ancak ormanın sessizliği, beklenmedik bir şeyin habercisiydi. Yaşlı adam, çaresizlik içinde, vahşi doğanın kollarında yalnız kalmıştı. Fakat, vahşi hayvanların beklenmedik bir dostluk sergileyeceği kimsenin aklına gelmezdi.g'rsele ilerlyn devamı dger syfada..
Zaman geçtikçe, ormanda bir kurt belirdi. Çocukların beklediği gibi, o kurt yaşlı adamı parçalamak yerine, ona yaklaşarak koruma içgüdüsüyle hareket etti. O andan itibaren, yaşlı adam ve kurt arasında bir dostluk aniden filizlendi. Bu durum, hayvanın da insana öğretebileceği derin bir dersin simgesi haline geldi. İnsanlık, bazen kendi çocukları tarafından terk edilse bile, doğanın kollarında beklenmedik dostluklar bulabilir. Çocukların hırsı, yerini bir dostun sadakatiyle doldurmaya başladı. Herkes, bu olağanüstü olay karşısında derin bir şaşkınlık içinde kaldı; çünkü ihanetin yerini alacak bir sevgi, bazen en karanlık anlarda bile doğabilir. Sonunda, yaşlı adamın kurtla kurduğu bağ, yaşamın zorlukları karşısında bile umudun asla kaybolmadığını gösterdi. İnsanın en karanlık zamanında bile doğanın sıcak kalbi, ona kollarını açabilir.