Geçen ay hayatını kaybeden aktör Chaim Topol'un ailesi, aktörün Mossad ajanı olduğunu iddia etti
DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYINIZ
‘uluslararası ünü sayesinde’ tüm sınırlar ve kapılar ona açıktı ve bunu İsrail'in güvenliğine fayda sağlamak için nasıl kullanacağını biliyordu. Bu ayrıcalık Topol’a hiçbir İsraillinin giremediği ülkelere girmesini ve sosyal çevrelerin en üst kademelerine sokulmasını kolaylaştırdı.
Aktörün oğlu babası hakkında, “Mossad misyonlarından birinde, bir Arap ülkesinin büyükelçiliğinin duvarında bir delik açıp dinleme yapılması gerekiyordu.
Bunun içinse yan daireyi dişçi kliniği gibi gösterdiler. Babam da arkadaşı Peter Zvi Malkin ile birlikte bu operasyona katıldı” açıklamasını yaptı. Malkin, daha sonra Mossad'ın başına gelecek bir isimdi.
Oğlunun yaptığı açıklamalar arasında dikkat çeken bir şey ise, Topol’un IDF sözcüsü olarak yabancı gazetecilere eşlik etmesi ve hatta Mısır-İsrail arasındaki barış müzakereleri sürecinde Mısırlı generaller üzerinde popülerliğine dayanan cazibesini kullanması oldu.
Ailenin Haaretz'e verdiği röportajda aktörün eşi Galia, “Chaim bana Forrest Gump'ı hatırlatıyor. O her zaman ülke için tarihi kararların alındığı önemli kavşaklarda bulunuyordu, benim eşim de öyleydi” ifadelerini kullandı
İşte Erdoganın büyük oyunu .Ankara şah çekti
>>>
Ergün Diler yazdı
Usta yazarlardan olan Ergün Diler çok önemli bir yazı kaleme aldı köşe yazısında Türkiye'nin İngiltere hamlesini kaleme alarak çok önemli açıklamalarını peş peşe yaptı işte o yazısı
DEVAMI İÇİN GÖRSELE TIKLAYINIZ
Ergün Diler yazdı
Usta yazarlardan olan Ergün Diler çok önemli bir yazı kaleme aldı köşe yazısında Türkiye'nin İngiltere hamlesini kaleme alarak çok önemli açıklamalarını peş peşe yaptı işte o yazısıYAZIYA başlarken ABD ile Türkiye arasındaki gerginliğin arttığını ve Ankara'nın çözüm bulmak için Londra ile görüştüğünün altını kalın kalemle çizelim...
Devam...
7 Ekim'de başlayan HAMAS saldırısının sonuçlarını görmeye devam ediyoruz.
ABD'nin gelip olaya müdahil olması, bölgedeki ritmin ciddi manada artmasına neden oldu. GAZZE'nin dünya ile bağını kestiler. Suriye'nin kuzeyindeki YPG/PKK oluşumuna sınırsız destek verdiler. SİHA'mızı düşürdüler. Hava sahasını kapattılar. Bir anlamda bizi köşeye sıkıştırdılar. Rusya burada Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kapıyı kapatan ancak İSRAİL Hava Kuvvetleri'ne 7/24 operasyon yapması ve havaalanlarını vurması için kapıyı açık tutan ev sahibi rolündeydi Yıllardır yazdıklarımın temelinde ilerleyelim...2020'ye dönelim...
İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait iki Eurofighter Typhoon uçağı, karşılıklı eğitimlerde bulunmak maksadıyla 16 Kasım 2020 tarihinde Konya'da bulunan 3'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı'na geldi.
İngiltere'ye ait iki uçak ve Hava Kuvvetlerimize ait uçaklar müşterek eğitimler gerçekleştirdi. Buradaki asıl meselelerden biri Eurofighter Typhoon uçaklarının HAVA KUVVETLERİMİZLE uyumunun test edilmesi ve ABD'den bağımsız adım atılmasının önünü açmaktı.
Ancak silahlı kuvvetlerde alt yapı ABD tarafından sağlandığı için yılların getirdiği alışkanlıkların bir anda Eurofighter Typhoon'larla çözülmesi kolay değildi. Ancak ANKARA'nın alternatif yol aradığı herkesin bildiği SIR'dı. ABD'nin de...
Sık sık yazdığım gibi 15 Temmuz'dan sonra Ankara-Londra yakınlaşması tüm zamanların ötesine geçiyordu. Bundan elbette en çok rahatsız olan Washington oluyordu. Hulusi Akar Savunma Bakanı olarak İngiltere'ye defalarca gidiyor, Ben Wallace da Türkiye'ye geliyordu. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace'ın resmi davetlisi olarak İngiltere'ye giden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 'RAF Coningsby Hava Üssü'nü ziyaret etti.
PENTAGON'A KARŞI EUROFIGHTHER HAMLESİ
Burada çektirilen mesaj dolu fotoğraflarla AKAR'ın yani Türkiye'nin Eurofighter Typhoon'a büyük ilgi duyduğu ilan ediliyordu.
Mesajın gittiği yer doğal olarak PENTAGON'du...
Hulusi Akar, 7 Ekim 2022'de Londra'ya gidiyor... Pentagon yakından izliyordu. 3 gün sonra ajanslara bir haber düşüyordu!
"Türkiye'ye F-16 satışı için getirilen 'Yunan hava sahasını taciz etmeme şartı' kaldırıldı..." Türkiye ne zaman alternatif bir yol için çaba harcasa ya da Başkan Erdoğan "Kendi göbeğimizi kendimizi keseriz" dese ABD'den anında yumuşak bir mesaj geliyordu. Sorunu ortadan kaldırmıyorlar ancak zaman kazanıyorlardı. Londra'ya yapılan tüm ziyaretlerden sonra bu açıklamalar sistematik olarak yapılıyordu!
ABD açık ve net olarak Türkiye'ye F-35 vermediği gibi F-16'larda da sorun çıkartıyordu.
Modernizasyonu yapmadığı gibi satış kararı da verilmiyordu.
Türkiye'nin hızla kendi uçağını yapma yolunda ilerlediğini görüyorlardı. Türkiye'nin sorununu ya Çin'le ya Rusya ile ya da İngiltere ile çözmesi şarttı. Çin uçaklarına bakıldı, edildi. Sonuç çıkmadı. Rusya ise SINIRLI olarak yanımızdaydı.Herkesin aksine yazdığımı biliyorum ancak SURİYE'de İSRAİL'e izin veriyorlar bize ise saldırıyorlardı!
Hatırlayın! ABD perde gerisinden yönetiyordu. NET! Çok kişi bunu görmek istemiyordu! Bu nedenle tek çözüm İNGİLTERE'ydi.Zaten uzun zamandır BAE Systems ve Rolls-Royce ile
UÇAK MOTORUNDA ORTAK ÇALIŞMAYI ZORLUYORDUK.
Ancak İngilizler de bizim için doğrudan ABD ile karşı karşıya gelmek istemedikleri gibi bölgede çok güçlü bir Türkiye de arzu etmiyorlardı. İç içe geçen hesaplar mevcuttu. Ankara KÜRESEL DENKLEMDE LONDRA'yı yalnız bırakmadığı için fazlasını hak ediyordu. Fakat açık konuşulmasa da ABD F-35 ve F-16'ları Suriye'de IRAK'ta YPG ve PKK'ya karşı kullanmayalım diye vermiyordu.
İngiltere'nin dahil olup sorunu çözmesi otomatik olarak onları ABD'nin karşısına konumlayacaktı.
Onların da dengesi buydu. Yıllardır YPG'ye binlerce TIR silah yollayan ABD'nin planlarının Eurofighter Typhoon üzerinden bozulması riskini taşımak istemezlerdi. Bunu göze almak istemezlerdi.
Hafızalarımızı tazelersek İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace'ın Eurofighter Typhoon'ların Türkiye'ye satışı konusunda "Dünyanın en iyi savaş uçakları.
Arkasında güçlü bir iş birliği var.
Güzel bir yanı da kendi savunma sanayinizin istediğiniz özelliğini ekleyebilmeniz. Kapalı sistem, çok yüksek paralar verip başka bir ülkenin sistemlerini kullandığınız savaş uçaklarından değil..." cevabı verdiğini hatırlarsınız. Wallace doğrudan ABD'ye yükleniyordu yaptıkları uçakları kötülüyordu.
Haklıydı! Fakat haklı olmak oyunu kurmaya yetmiyordu bazen.
Gelen soru üzerine Wallace, "ABD-Türkiye ilişkileri konusunda bir yorum yapmayacağım" diye konuşuyordu.
Gelelim işin özüne...
Türkiye her sahada "Biz müttefiklerimizden entelektüel ahlak istiyoruz. Fikri ahlak istiyoruz. Yani hem NATO müttefiki olacaksınız, hem müttefik olduğunuz ülkenin canına kastetmek isteyen terör örgütüne bir bahaneyle destek vereceksiniz.
Bu olmaz..." diyordu. Sorun da buydu! ABD'nin bölgedeki hayali ile Türkiye'nin ki aynı değildi.
ÇATIŞMA KAYNAĞI burasıydı.
Bu nedenle Washington ile sık sık karşı karşıya gelen bir ANKARA fotoğrafı görüyorduk. Londra ise bunu bildiği halde SINIRSIZ DESTEKLE yanımızda olmuyordu. OLAMIYORDU!Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Hulusi Akar'ın kaldığı yerden devam ediyordu. Güler, "F-35'i alma taraftarı değilim. Eurofighter almak istiyoruz çok etkili bir uçak.
Almanya itiraz ediyor. İngiltere ve İspanya 'çözeceğiz' diyor. İngiltere ve İspanya'dan 40 adet Eurofighter savaş uçağı almayı planlıyoruz" diye konuştu. Yani TÜRK DEVLETİ aynı yerde aynı çizgide ilerliyordu. ABD zaten karşıdaydı.
Şimdi kilit ülke ALMANYA olarak karşımızda duruyordu. Başkan Erdoğan da bunu çözmek için ALMANYA'ya gidiyordu. Sonucu bilmesem de Berlin yönetimi Türkiye'nin yüzünü güldürecek bir karar veremezdi. ABD'yi karşısına almak asla ve kat'a istemezdi. Son tahlilde onlar da YPG konusunda ABD'den farklı düşünmüyorlardı.
Bakalım İngiltere ALMANYA'yı bilinmeyen bir denklemle ikna edip yolumuzu açabilecek mi bekleyip herşeyi göreceğiz