Muhtar o sabah


Muhtar o sabah kendi içersinde büyük bir kararlılıkla uyanmıştı. Günlerdir içersinde bir huzursuzluk vardı; yaptıkları, söyledikleri, köydeki insanların gözündeki yansıması onu rahatsız etmeye başlamıştı. Genellikle birinci azanın eşiyle alakalı düşündükleri, ona kendi vicdanını sorgulatır olmuştu.

Köy meydanına çıktığında her bireyin yüzüne diğer türlü baktı o gün. Eskiden güç göstergesi sandığı bakışların gerçekten saygı değil, korku dolu olduğunu fark etti. “Ben ne yapıyorum?” diye geçirdi içersinden.

O sırada aza’nın eşi Ayşe Hanım, çeşmeden su dolduruyordu. Muhtar kafasını eğdi, yanına gitti ve utangaç bir şekilde konuştu:
“Ben bugüne kadar hatalı ettim Ayşe Hanım. Hem size hem köye haksızlık ettim. Bundan sonra doğrusu neyse, onu yapacağım.”

Ayşe Hanım evvelce şaşırdı, sonra gülümsedi.
“İnsan hata yapar muhtar. Önemli olan farkına varıp düzeltmek.” dedi.

O gün, muhtar hayatında ilk defa gerçekten önder gibi hissetti kendini — zira ilk defa adaleti, saygıyı ve vicdanını dinliyordu. Köyde zaman içersinde herkes bu değişimi fark etti. Kadınlar daha özgür konuşur, erkekler birbirine daha adil davranır olmuştu.

Aylar sonra köy, etraf yerleşimlere misal gösterilen bir yer durumuna geldi. Muhtar da bundan sonra eski halinden yapıt kalmadan, köy okuluna yeni kitaplar getiriyor, gençlerin eğitimine destek oluyordu.

Ve her sabah köy meydanında insanlar selamlaşırken, bundan sonra gerçekten gülümsüyorlardı.
Reklamlar