devamı sonraki sayfada...
Bir Fransız turist kafilesi Erzurum'a gelir. Şehri gezerler. Oradan Aziziye Tabyaları Palandöken Dağları derken dönüş vakti gelir. Herkez otobüslere biner ancak bir Fransız kadının eksik oldugu anlaşılır. Ararlar ve sonunda Palandöken dağında kadını bir çobanla birlikte bulurlar. Çoban kadını iyice oynamış Her ikisinide yakalayıp karakola götürürler ve kadına şikayetçi olup olmadığını sorarlar. Kadın da: – "Ne şikayeti ben bugüne kadar böylesini görmedim. Yanlız benimle birlikte Fransa'ya gelirse şikayetçi olmam" der. Durumu çobana söylerler çoban da : – "Nasıl gelirem k.rı burda, çoluk çocuk burda, sürü burda" der ve ekler : – "Benim biraderim var askerdedir. Teskeresine az kaldı eğer olursa o gitsin" der. Durumu kadına söylerler. Kadın da: – "Eğer kardeşi de onun kadar iyiyse gelsin" der. Kadının bu sözünü çobana iletirler. Çoban: – "Valla bilemem ama askere gitmeden önce bizim birader bir ayı sevdi şerefsizim ayı ona hala bal getiriyor.
Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir hamburger, bir kola, bir de patates kızartması.
Sarışının biri çıktığı geziden sonra, arkadaşıyla dertleşmektedir:
Kızın 3 tane talibi varmış ve bir türlü karar veremiyormuş.
Brandi adında sarışın bir iş kadınının işleri çok kötü gidiyormuş. İflas edince yardım için Tanrıya başvurmaya karar vermiş. Gece yatmadan başlamış duaya;
Bir büroda biri sarışın, biri esmer ve biri kumral üç kadın; bir bayan şefin sekreteri olarak çalışıyorlarmış. Bakmışlar ki şefleri her çarşamba günü iş bitiminden bir iki saat önce bürodan tüyüp gidiyor. Bir süre sonra kendi aralarında o halde biz de şef gider gitmez erken kaçalım diye anlaşmışlar.
Afrodit eski model Chevrolet marka otomobilini satmaya karar verir. En yakın dostuna bu fikrini söyler. Yakın dostu: